Merhabalar,
Aslında çok aciz, gözle görülemeyecek kadar küçük bir
mikroba mağlup olacak kadar zayıf ve çaresiz, ama her şeye başkaldırabilecek ölçüde
mağrur bir varlık insan...
Etrafında
cereyan eden binlerce harikalıkları çoğu zaman alışkanlık perdesiyle göremeyen,
ilgi ve alakasız kalan, bakar kör gibi yaşayan ve bir çok güzelliği fark
edemeyen... Ta ki bir şeyler yolunda gitmeyince kaçırdıklarının sıradan
olmadığını, aksine çok özel, çok mucizevi güzellikler olduğunu anlıyor. Bunun o
kadar çok örneği var ki yaşamımızda. Yağmur,
kar yıllarca süren kuraklığın arkasında ne kadar kıymetli olduğu anlaşılabiliyor.
Yoksa "beyaz felaket" yaftasına
maruz kalabiliyor. Okula giden çocukların güvenle eve dönmesi. Aile bireylerinin akşam yemeğinde her gün buluşması...
Sağlıklı geçen günlerde, monoton bir hayattan dem vuruluyor,
ufacık tefecik meseleler kaprislerle abartılıyor. Oysa vücudun ahenkli
çalışması, kompleks, devasa fabrikaların arıza vermeden hayatiyetini devam
ettirmesi gibi ne büyük bir mucize... Ama insan bu mucizelerle sürekli "iç
içe, yan yana bulundukları için hep bir aldırmazlık içinde gelip giderler"
itabına denk yaşıyor.
Her gün önünden bakmadan, görmeden geçtiğimiz....semtimize, bahçemize, evimize,
eşimize, bize ait olduğunu düşündüğümüz her şeyimize, çocuklarımıza özel
nazarla; yüzeysel olmayan, içten, düşünerek, idrak ederek....bir bakın....
Her şeyin geçici olduğunu bilerek bir de öyle bakın .....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder