10 Ocak 2013 Perşembe

KİTAP OKUMANIN FAYDALARI


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
"İyi bir kitap insana can veren kandır"  diyor, John Milton. Kan değerlerimizin  düşük seviyelerde olması bile kişiyi ciddi anlamda halsiz, bitkin yapabiliyor. Kitaba " kan" gibi hayati bir değer atfeden şair, kitapsız sağlıklı yaşamanın da sanki mümkün olmadığını belirtiyor.

           

            "Bal suyu tatlıdır, şeker iyidir; ama kitabın tadı ikisinden de iyidir" diyor başka bir düşünür. Hal böyle olunca ben de doyamadım kitabı anlatmaya...Jules Chore ise : "Kitapları seviyor musunuz, öyleyse hayatınız boyunca mutlu olacaksınız" diyor. Ve bir araştırmada insanların eğitim seviyeleri yükseldikçe mutluluk oranlarının arttığından söz ediyor.

 

            SBS sınavında tam puan alan bir öğrenciye, nasıl hazırlandığı soruluyor. Bakın ne cevap veriyor: "Yerli ve yabancı tüm klasikleri okuyarak". Kitap okurken zihinde pasif duran milyarlarca hücre faaliyete geçiyor. Nasıl işlemeyen demir pas tutarsa, beyin de okudukça güçleniyor, hafıza kuvvetleniyor, anlama , yorumlama, hatta konuşma kabiliyeti bile büyük oranda gelişiyor. Söz dağarcığı gelişen insan kendini daha rahat anlatabiliyor. Anlatılanları da daha iyi kavrıyor.

 

            "Ben kitaplarımı değil, kitaplarım beni ortaya çıkarmıştır" derken Montaigne, okumanın insan başarısında nasıl önemli bir güç olduğunu vurguluyor belki de. Bugün başarılı insanların   hayat hikayelerini okuduğumuzda öğrenmeye, bilgiye karşı nasıl doyumsuz  ve kanaatsiz olduklarını görürüz. Zaten "Ölünce unutulmak istemezseniz, ya okumaya değer eser yazın veya yazılmaya değer işler başarın" diyor, Benjamin Franklin  ve hala düşüncelerinin yaşamasıyla da kendi sözünü doğruluyor.

 

            Konuyla alakalı  beğendiğim gerçek bir hayat hikayesini paylaşayım. Amerika'nın Kansas eyaletinde, ağabey bir yıl okula geç başladığı için, her ikisi de üçüncü sınıfa giden iki erkek kardeş   ailesi ile yaşıyorlar . Okulun en tembel ve aynı zamanda en yaramaz ikilisinin durumlarını öğrenmek üzere bir gün annesi okula gider. Öğretmen içler acısı durumu anneye anlatır. Eve dönen anne önce  televizyonu depoya kaldırır, çocuklarını çağırır ve şu konuşmayı yapar:

 

            Bundan böyle haftada birer kitap okuyup bitireceksiniz. Aynı kitabı ben de okuyacağım, ve yapmadığınız takdirde sizi samanlıkta yatıracağım. Çocuklar bakar ki anne ciddi, uygulamaya koyulurlar. Bir yıl sonra büyük kardeş okul birincisi olur, diğeri ikinci. Şu an her ikisi de İndia Üniversitesinde beyin cerrahı uzmanı olarak görev yapıyorlar.

 

            Önemli olan sadece kitap okumak değil, neyi nasıl okumalı? Hayat o kadar uzun değil
her şeyi okuyabilecek kadar. Bize yararı olacak, davranışa dönüşecek, pratiğe geçirebilecek önce hayati bilgilere yer verilmeli. Nasıl okumalıya gelince, mutlaka önemli yerler çizilmeli, küçük notlar alınmalı, gerektiğinde çizili yerler tekrar yapılmalı ki bilgiler kalıcı olsun.

 

           

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder