"İyi bir kitap insana can
veren kandır" diyor, John Milton. Kan
değerlerimizin düşük seviyelerde olması
bile kişiyi ciddi anlamda halsiz, bitkin yapabiliyor. Kitaba " kan"
gibi hayati bir değer atfeden şair, kitapsız sağlıklı yaşamanın da sanki
mümkün olmadığını belirtiyor.
"Bal
suyu tatlıdır, şeker iyidir; ama kitabın tadı ikisinden de iyidir" diyor başka
bir düşünür. Hal böyle olunca ben de doyamadım kitabı anlatmaya...Jules Chore ise
: "Kitapları seviyor musunuz, öyleyse hayatınız boyunca mutlu
olacaksınız" diyor. Ve bir araştırmada insanların eğitim seviyeleri
yükseldikçe mutluluk oranlarının arttığından söz ediyor.
SBS
sınavında tam puan alan bir öğrenciye, nasıl hazırlandığı soruluyor. Bakın ne
cevap veriyor: "Yerli ve yabancı tüm klasikleri okuyarak".
Kitap okurken zihinde pasif duran milyarlarca hücre faaliyete geçiyor. Nasıl
işlemeyen demir pas tutarsa, beyin de okudukça güçleniyor, hafıza
kuvvetleniyor, anlama , yorumlama, hatta konuşma kabiliyeti bile büyük oranda
gelişiyor. Söz dağarcığı gelişen insan kendini daha rahat anlatabiliyor.
Anlatılanları da daha iyi kavrıyor.
"Ben
kitaplarımı değil, kitaplarım beni ortaya çıkarmıştır" derken Montaigne, okumanın
insan başarısında nasıl önemli bir güç olduğunu vurguluyor belki de. Bugün
başarılı insanların hayat hikayelerini
okuduğumuzda öğrenmeye, bilgiye karşı nasıl doyumsuz ve kanaatsiz olduklarını görürüz. Zaten
"Ölünce unutulmak istemezseniz, ya okumaya değer eser yazın veya yazılmaya
değer işler başarın" diyor, Benjamin Franklin ve hala düşüncelerinin yaşamasıyla da kendi
sözünü doğruluyor.
Konuyla
alakalı beğendiğim gerçek bir hayat
hikayesini paylaşayım. Amerika'nın Kansas eyaletinde, ağabey bir yıl okula geç
başladığı için, her ikisi de üçüncü sınıfa giden iki erkek kardeş ailesi ile yaşıyorlar . Okulun en tembel ve
aynı zamanda en yaramaz ikilisinin durumlarını öğrenmek üzere bir gün annesi
okula gider. Öğretmen içler acısı durumu anneye anlatır. Eve dönen anne
önce televizyonu depoya kaldırır,
çocuklarını çağırır ve şu konuşmayı yapar:
Bundan
böyle haftada birer kitap okuyup bitireceksiniz. Aynı kitabı ben de okuyacağım,
ve yapmadığınız takdirde sizi samanlıkta yatıracağım. Çocuklar bakar ki anne ciddi, uygulamaya koyulurlar. Bir yıl
sonra büyük kardeş okul birincisi olur, diğeri ikinci. Şu an her ikisi de İndia
Üniversitesinde beyin cerrahı uzmanı olarak görev yapıyorlar.
Önemli olan
sadece kitap okumak değil, neyi nasıl okumalı? Hayat o kadar uzun değil
her şeyi okuyabilecek kadar. Bize
yararı olacak, davranışa dönüşecek, pratiğe geçirebilecek önce hayati bilgilere
yer verilmeli. Nasıl okumalıya gelince, mutlaka önemli yerler çizilmeli, küçük
notlar alınmalı, gerektiğinde çizili yerler tekrar yapılmalı ki bilgiler kalıcı
olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder