Merhabalar!
Dün
internette dolaşırken Mehmet Ali Brand'ın yoğun bakımda olduğunu okuyunca
şaşırttım. Neden bilmiyorum büyük bir üzüntü duydum. Akşam haberlerde de vefat
haberini öğrendim. Allah rahmet eylesin.
İnsanların ani vefatları çok yakinen tanımasak da hüzün oluşturuyor
.Ölüm insanı mahzun ediyor, insana
faniliğini hatırlatıyor.
Hani onun demokrat ve iyi bir gazeteci olduğunu
biliyorum .. her ölüm haberi insani şöyle böyle etkiliyor, çünkü ona has ve
mahsus değil, "her nefis ölümü tadacaktır"...gerçeği ...
"Hani nasihat
istersen ölüm yeter" denir ya...onun gibi.
"Evet
bu cisim ebedi değil, demirden değil, taştan değil ancak et ve kemikten ibaret
bir şeydir. Ani olarak senin başına yıkılıyor, altında kalıyorsun. Bildiğimiz
dünya bir iken, insanlar adedince dünyaları kapsıyor. Her insanın kendi
hayalinde oluşturduğu özel dünyası öldüğü zaman yıkılıyor ve kıyameti
kopuyor".
Duygularım
beni esir etmeden, neyse ki aklım devreye girdi ve "ölümün yokluk değil,
hiçlik değil, çürümek değil,
sönmek değil, ebedi ayrılık hiç değil, bir mekan değişikliği olduğu"
gerçeğini, ölümün görünen ürpertici
şeklini güzelliğe çevirdi. Tabii "nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz"
hakikatine uygun yaşayarak. Mevlana : "herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan" derken ölümü ayrılık değil, kavuşmak olduğuna dikkat çekti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder