Merhabalar,
Dünyalar tatlısı bir tanıdığım vardı.
Tatlı olmasına tatlıydı ama sık sık
"hayatı ciddi yaşayın" veya "hayatı ciddiye alın" derdi.
Bunu o kadar inanarak, hissederek söylerdi ki...bugün işlerimi önemsemeyi,
sorumluluğu hafife alamamayı ona bağlıyorum. Bir zaman sonra baktım
ki hayat da aynı şeyleri söylüyor. ... "Beni ciddiye al" veya
"beni ciddi oku", der gibi.
Ciddiye
almak demek asık suratlı gezmek değil elbette... Aksine her zaman mütebessim olmak ama her şeye hak ettiği değeri vermek. Payına
düşen işlerinde iyisini yapmaya gayret
etmek, oldu bittiye getirmeden. Yapmasam da olur mantığı değil de, nasıl en iyi
sonuca ulaşabilirim, nasıl en iyisini yapabilirim?? Sana emaneten kullanımına değerlendirmene
verilen her şeyin, neyin varsa; gençliğin, güzelliğin, sağlığın, ilmin,
kabiliyetlerin, zamanın, tümünü doğru, verimli, akıllı , karlı yatırımlarda
kullanmak. Sahip olduğun her bir özelliğin ziyan olmasına fırsat vermeden en
üst seviyede fayda sağlamak. Onu doğru ve etkili kullanmamak zayi etmektir.
Çok mu
karışık geldi, değil aslında çok basit, yolu biraz dolandırdım herhalde hemen
anayola çıkayım.
Gençliğinde ilim ağacı dikmek, yaşlılığında gölgesinde dinlenmek.
Gençliğinde ilim ağacı dikmek, yaşlılığında gölgesinde dinlenmek.
Zaman
en değerli kaynak; boşa harcamak için çok pahalı. Her şeyin telafisi yapılabilir
belki ama zamanın asla! Dönüşümü olan alanda kullanmak; eğitimde, dostlukta,
yardımlaşmada, sosyal sorumluluk projelerinde...
Sağlığı
sigara, alkol, düzensiz ve sağlıksız beslenerek hor kullanmadan yaşamaya gayret
etme, yine de hastalanırsan üzülmeme.
İlim
öğrenirken de zihnini gereksiz bilgilerle kirletmeme.
Örnekleri uzatmak mümkün. Ama sözün özü; hayat nimetinin kıymetini bilerek yaşamak, en
akıllı yatırım herhalde bu...
Yarıyıl
tatili için İstanbul'dayım. Bir kaç gündür blogumla ilgilenememenin sıkıntısını
yaşadım. Umarım
hepimizin şubat tatili sağlıklı, verimli ve keyifli geçer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder