Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Koruyucu Aile Sistemi Bilgilendirme Toplantısında,
çocuk hasreti çeken ailelerle bir araya geldiğini dün haberlerde izledim, bugün
de gazetelerde yer aldı. "Kimimiz annesi ve babası ile sınav oluyor, kimimiz
de evlatlarımızla" derken çok önemli bir noktaya dikkat çekti.
Aslında evladı olan her aile, yavrularını
dünyaya getirdikleri andan itibaren ciddi bir imtihan süreci başlıyor, fakat
bunun ne kadar farkında olabiliyor, orası tartışılır. Japonya'da yapılan bir
araştırmada, bir annenin çocuğunun üzerindeki bıraktığı etkinin 100 öğretmenden fazla olduğu tespit edilmiş, yani bir anne en
az 100 öğretmen kıymetinde.
Özellikle doğumundan ergenlik dönemine kadar
geçen sürede, anneye ileride asla telafi edilemeyecek fırsatlar veriliyor. Bunlardan
belki de en önemlisi, onu doyasıya
sevmek, birebir, baş başa ...araya
bakıcı, dadı, anneanne, babaanne koymadan. Çünkü çocuk annesinin
gözlerinde yakaladığı sevgi ve şefkati HİÇ KİMSENİN gözlerinde okuyamıyor. Bu
da onun bir ömür boyu aç kalmasına, bir türlü sevgiye doyamamasına, ileride
problemler yumağı haline gelmesine sebep oluyor. Kendi ve çevresiyle barışık
olmayan, hayatını anlamlandıracak, peşinden koşacağı bir idealden mahrum olan
bir gençlik çığ gibi büyüyor.
Prof.
Dr. Kemal Sayar "Türkiye'nin gençleri bir ümitsizlik duygusundan muzdarip.
Anne babalarının televizyon karşısında uyuklamaktan yeterince sevgi veremediği
bir kuşak, bir kanser hücresi gibi ülkeyi istila ediyor. Geçtiği yerlere
sevgisizliğin tohumlarını, şefkat görmemişliğin zehirli havasını bırakarak. Zamanımızı,
dikkatimizi, varlığımızı onlardan esirgediğimiz için, şimdi onlar büyük bir
boşlukta asılı kalmış durumdalar".
Bakanımızın
toplantıda duygulandığı gibi, bizim hassas noktamız çocuklarımız, geleceğimiz..
Çocuklarımızı yetiştirirken üzerimize düşen sorumluluğu yerine getiriyor muyuz?
İyi niyetli olup getiriyoruz demek isterim ama uzmanlar, toplumda artan
şiddet..bir yerlerde hata yapıyor, eksik bırakıyoruz diyor.
Konuyu
tamamlarken şunu vurgulamak isterim: Türkiye'de binlerce aile bir şekilde çocuk
sahibi olmak için tedavi görüyor, çocuk esirgeme kurumuna müracaat ediyor,
anne-baba olabilmek için adeta çırpınıyor, yılmadan mücadele ediyor. Peki sahip
olabilenler, onlara sahip çıkabiliyor mu???
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder