11 Mart 2013 Pazartesi

PAPATYALAR ÖLÜNCE GÜZEL KOKAR


            Öteden beri okuduklarım , izlediklerim, dinlediklerim hep etkiler beni, bir kulağımdan girip diğerinden çıkmaz. Süzer, tartar, değerlendirir doğruluğuna inandığım, kaynağına ,kimin söylediğine güvendiğim bilgileri kullanırım, hayatıma taşırım, başkalarının deneyiminden faydalanırım.  Biraz temkinliyim, bilgi de seçiciyim, güvenirliğinden emin olmadan, sorgulamadan zaten o bilgiye talip de olamam. Mesela maydonozun  çok sağlıklı mı olduğunu öğrendim, kahvaltıma yeşillikler katarım.   Bugüne kadar öğrenmeye ihtiyacım hiç azalmadı; nasıl öğrenci olmalıyım, nasıl başarılı olmalıyım, nasıl kendimi geliştirmeliyim, nasıl eş olmalıyım, nasıl anne olmalıyım, nasıl ergen annesi olmalıyım, nasıl çocukların sınav stresini hafifletmeliyim, nasıl insan olmalıyım ben bunları hep okuyarak, ehlinden öğrenerek yaşamaya çalıştım. Gerçi insan nisyandan alınmıştır, unutmaya yatkındır. Ama hayata geçirilebilenler kar  oluyor. Hata yapmadım mı, tabii ki yaptım, ama muhtemel hataları en aza indirgemeye  çalıştım. Beni rahatlatan, ferahlatan, işimi kolaylaştıran bilgileri paylaşmadan yapamadım....

            Bunları neden mi anlatıyorum, bir bilgi var ki, bir gerçek var ki ben ondan hep kaçtım, çoğu insan gibi ..... onu görmezden, duymazdan, bilmezden geldim. Çünkü soğuk duruyordu, biraz da ürkütücüydü.... Hani meclislerde kazara değinilecek olsa "aaa şimdi güzel şeyler konuşalım, bu da nerden çıktı" deyiverdiğimiz , düşünerek dahi olsa moralimizi bozmak istemediğimiz o gizemli konu....

Ölüm....

Bir yakınımın tavsiyesi ile birkaç hafta önce bir TV kanalında yayınlanan ölüm konusunu dün akşam izledim, dinledim. Ölümün farklı bir perspektifle anlatıldığı, gerçeklerden kaçarak değil, bilerek ve gereği yapılarak yaklaşmak gerektiğinin anlatıldığı dolu dolu bir program. Evet tabii ki çok etkilendim. Anladığım ve yorumladığım şekliyle bir kaç kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum, korkutucu değil merak etmeyin güzel, ben beğendim.

1.Kabir hayatı;  arkadaşlarını, yoldaşlarını dünyadayken bizim hazırladığımız, seçtiğimiz bir hayat... ama farklı bir boyutta.  Yapılan iyiliklerin, değerlere yaptığımız yatırımların; sosyal sorumluluklar, dürüstlük, doğruluk ,yardımseverlik, sadakat, affetme,  adaletli, iffetli olma, cömertlik, tevazu, amel, İLİM bunların kabir hayatında suretlere, cisimlere dönüşeceğini, herkesin bizi bırakıp gittiğinde,  bunların bize eşlik edeceğini ve asla yalnız  olmayacağımızı  daha somut ve net  bir şekilde anladım.

2.Ölüm düşüncesi kişiyi zayıflatmayacağı, onu kabullenerek yaşamanın kişiyi daha çok rahatlatacağı ve güçlendireceği, zamanının kıymetini bileceği, yaptıklarının muhafaza edildiği düşüncesinin daha çok gayrete vesile olacağı, ölümle barışık yaşamanın kendimizle de anlamlı ve barışık yaşamaya, ertelediklerimizi ertelememek gerektiğini anlamamızı sağlayacağını....

3.Hiç kimsenin kendisine asla ölümü yakıştırmadığı ama ölmemek gibi bir seçeneğin olmadığı, biz deve kuşu misali görünmemek için kafamızı kuma gömsek de ölümün zamanı geldiğinde mutlaka bizi göreceği...o nedenle kaçmanın çare olmadığı, ona göre yaşamak gerektiği...
4. Burada bırakacağımız şeylerin; dünyevi telaşlar, koşuşturmalar, meslek, kariyer, yazlık, kışlık, giyim, kuşam bunların zaten fani olduğunu, bakiye dönüştürebilirsek olanları zaten yol arkadaşı olarak yanımızda götüreceğimizi.....anladım.    Güzel yaşayabilmek ümidiyle Hoşça kalın.

4 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Kesinlikle çok haklısınız. Kesinlikle...

    YanıtlaSil
  4. Derdime; Ah Ederdim,
    Derdim; Bana Derman İmiş,
    Dermanı; Gökyüzünde Aradım,
    DERMAN; Gönlümde Pinhan İmiş,......

    YanıtlaSil