Merhabalar,
Sabahleyin doktorum gelmiş ve
bugün neler yapılacağını bildirmişti. Önce akciğer filmine, daha sonra
ultrasona ve öğleden sonra da anjiyografiye gidecektim. Anjiyodan çok
korkuyordum. İlk ameliyat olmam gerektiği söylendiğinde internetten biraz
araştırmıştım ve aameliyattan önce mutlaka
anjiyo yapıldığını okumuştum. Ne garip ben ameliyattan değil anjiyodan
korkuyordum, gerçi biraz da doğal ameliyatta uyuyorsunuz ama anjiyo öyle mi??
canlı canlı...düşüncesi, hayali bile ürpertmeye yetiyordu. Vakit çabuk geçti, öyleden
sonra beni anjiyo olacağım bölüme getirdiler. Aileme
de buraya kadar, içeri giremezsiniz deyip onları durdurdular. Ahh ahhh!
yalnızsınız, hem de yapayalnız , biraz kurbanlık koyun gibisiniz, artık Allah
yardımcımız olsun. Bu günü bir atlatsam kendimi kahraman ilan edecektim...kendi
kendime kimseye demeden...
Ameliyathane
gibi bir yerdeydim.Yatar yatmaz gözlerimi sıkıca kapattım, hiç bir şey görmek
istemiyordum, ne kadar az şey görsem o kadar
iyiydi. Ruh dünyamın pencerelerini sıkı sıkı örttüm ve yine duaya
durdum. Dua ne inanılmaz bir güç, ne inanılmaz bir kuvvet, ne inanılmaz bir
metanet. Burada bana kim eşlik edebilirdi?
İşte sevdiklerimi, en yakınlarımı bile
almamışlardı içeriye ama O, O her yerdeydi....
Hemşire beni hazırlamıştı ki doktorun sesini
duydum. "Nasılsınız Emine hanım?" dedi. Hemen fırsat bildim,
düşüncelerimi bilsin istedim "Ben çok korkuyorum" dedim, çocuk gibi
... Ama ne yapayım gerçekten korkuyorum. "Merak etmeyin canınız çok
acımayacak, çok uzun da sürmeyecek" dedi. Bu sözler beni o kadar
rahatlattı ki anlatamam. Ve işlem başladı. Acıyan
canım değildi, maddi cismim değildi...acısa da önemli değildi, duygularım
acıyordu..... ruhum acıyordu.... hislerim acıyordu.... mana alemim
sızlıyordu... damarlarımdan kalbime gidildiğini bilmek, en hayati, en değerli
parçam ...kalbim, sevdiklerimin meskeni,
coşkularım, mutluluklarım, hayallerim, umutlarım, hüzünlerim hepsi kalbimizde yer bulmuyor muydu??
Kırk kırk beş dakika sürmüştü
herhalde. Nihayet bitmişti korktuğum gibi değildi, ama kolay da değildi, tabii
doktorun arada bir sorması "nasılsın" diye. Emin ve güvenilir ellerde
olduğunu bilmek sıkıntıyı çok hafifletiyordu. Neyse kendi kahramanım olmuştum,
çok şükür sağ sağlim çıkmıştım, yedi sekiz saat kum torbası koydular. Geçti
ama çoook şey öğrendim. Siz siz olun iyi insan olun, bir gün darda
kalırsanız... Hoşça kalın. 23 Nisan Çocuk Bayramı herkese kutlu olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder