23 Nisan 2013 Salı

Nasıl Anjiyografi Olunur?

                                                              
                                                             Merhabalar,

        Sabahleyin doktorum gelmiş ve bugün neler yapılacağını bildirmişti. Önce akciğer filmine, daha sonra ultrasona ve öğleden sonra da anjiyografiye gidecektim. Anjiyodan çok korkuyordum. İlk ameliyat olmam gerektiği söylendiğinde internetten biraz araştırmıştım ve aameliyattan önce mutlaka
anjiyo yapıldığını okumuştum. Ne garip ben ameliyattan değil anjiyodan korkuyordum, gerçi biraz da doğal ameliyatta uyuyorsunuz ama anjiyo öyle mi?? canlı canlı...düşüncesi, hayali bile ürpertmeye yetiyordu. Vakit çabuk geçti, öyleden sonra   beni anjiyo olacağım bölüme getirdiler. Aileme de buraya kadar, içeri giremezsiniz deyip onları durdurdular. Ahh ahhh! yalnızsınız, hem de yapayalnız , biraz kurbanlık koyun gibisiniz, artık Allah yardımcımız olsun. Bu günü bir atlatsam kendimi kahraman ilan edecektim...kendi kendime kimseye demeden...

            Ameliyathane gibi bir yerdeydim.Yatar yatmaz gözlerimi sıkıca kapattım, hiç bir şey görmek istemiyordum, ne kadar az şey görsem o kadar  iyiydi. Ruh dünyamın pencerelerini sıkı sıkı örttüm ve yine duaya durdum. Dua ne inanılmaz bir güç, ne inanılmaz bir kuvvet, ne inanılmaz bir metanet. Burada bana kim eşlik edebilirdi?  İşte sevdiklerimi, en yakınlarımı bile  almamışlardı içeriye ama O, O her yerdeydi....

          Hemşire beni hazırlamıştı ki doktorun sesini duydum. "Nasılsınız Emine hanım?" dedi. Hemen fırsat bildim, düşüncelerimi bilsin istedim "Ben çok korkuyorum" dedim, çocuk gibi ... Ama ne yapayım gerçekten korkuyorum. "Merak etmeyin canınız çok acımayacak, çok uzun da sürmeyecek" dedi. Bu sözler beni o kadar rahatlattı ki anlatamam. Ve işlem başladı.            Acıyan canım değildi, maddi cismim değildi...acısa da önemli değildi, duygularım acıyordu..... ruhum acıyordu.... hislerim acıyordu.... mana alemim sızlıyordu... damarlarımdan kalbime gidildiğini bilmek, en hayati, en değerli parçam ...kalbim,  sevdiklerimin meskeni, coşkularım, mutluluklarım, hayallerim, umutlarım,  hüzünlerim hepsi kalbimizde yer  bulmuyor muydu??

          Kırk kırk beş dakika sürmüştü herhalde. Nihayet bitmişti korktuğum gibi değildi, ama kolay da değildi, tabii doktorun arada bir sorması "nasılsın" diye. Emin ve güvenilir ellerde olduğunu bilmek sıkıntıyı çok hafifletiyordu. Neyse kendi kahramanım olmuştum, çok şükür sağ sağlim çıkmıştım, yedi sekiz saat kum torbası koydular. Geçti ama çoook şey öğrendim. Siz siz olun iyi insan olun, bir gün darda kalırsanız...  Hoşça kalın.    23 Nisan Çocuk Bayramı herkese kutlu olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder