Cumartesi sabahı erkenden yola
koyulduk. Öğretmen arkadaşlar eşli günübirlik Bolu - Gölcük gezisi tertip
etmişlerdi. Aslında iyi bir fikirdi ama bu kadar soğuk olacağını düşünmeliydim.
Yolculuğu öğrenciliğimden beri severim aslında, kendimle baş başa kalmayı,
düşünmeyi, hayal kurmayı, plan yapmayı ..... O nedenle çok iyi bir yol arkadaşı
olduğum söylenmez. Ben susmayı, yolları, doğayı , manzaraları dinlemeyi
severim.
Çamlıdere'de kahvaltı için mola verdik. Herkesin
pastası, böreği, keki envai çeşidiyle masayı donattı. Termoslarda
çaylarımız...Soğuk havayı atmosferin sıcaklığı ve bereketi ısıttı. Kahvaltıdan sonra fazla vakit
kaybetmeden tekrar yola koyulduk. Bolu'dan sonra yaklaşık on beş dakika ağaçların
arasından dağa doğru tırmanıyorsunuz ve dağın tepesinde ,vadinin ortasında
muhteşem bir doğa harikası .... Gölcük ....
Ağaçların, yeşilin, mavinin , gölün de insanı dinlendirdiğini , rahatlattığını,
huzur verdiğini hepimiz biliyoruz da, bunların insan için ruhen bir doygunluk sağladığını fark ettim.
Değil mi ki yeşilden yani tabii ortamlardan uzun süre -mesela kışın- uzak
kaldığımızda nasıl ihtiyaç duyuyoruz doğayla iç içe olmayı, piknik yapmayı...
demek ki tabiat da insan için bir rızık,
yani gözümün rızkı, gıdası. Rengarenk ağaçlar, sakin ve sessiz
bir göl ruhuma, adlandıramadığım kimi duygularıma, hislerime, belki hücrelerime,
gözüme, gönlüme, yüreğime iyi geldiğini, gözü yaratanın onu tatmin eden
rızıkları da pek güzel ve cazip yarattığını fark ettim. Yoksa yemek yemekle
gözün karnı gönlü doymaz .... ona hitap eden daha çok böyle harika
manzaralardır diye düşündüm. Tabiatın
fon müziği de kuşların cıvıltısıyla oluşturulmuş , bu da kulağın rızkı herhalde...
vesselam her organa kendine münasip onu mutlu edecek nimetler veren Zat ne
kadar cömert ve ince düşünceli....
Hafta sonundan notlar... sesli düşünüp sizlerle paylaşmak
istedim...Ailenizle sizler de gidin.
Hoşça kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder